https://playdotjs.com/

“Üçüncü bir yol, Memleket Partisi var!”

Muharrem İnce; Ülkemizin bu iktidardan da payanda olan muhalefetten de kurtulması gerektiği inancıyla ÜÇÜNCÜ BİR YOL olarak karşınızdayız.

Yayın: 28 Nisan 2023 - Cuma - Güncelleme: 28.04.2023 09:39:00
Editör - editor
Okuma Süresi: 9 dk.
283 okunma
Google News

Cumhurbaşkanı adayı ve Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, seçimlere az bir zaman kala iktidara geldiklerinde yapacaklarını bir bir anlattı. İnce, “Umudun bildirgesi” adını verdiği açıklamasında ülkenin hem iktidar, hem de muhalefet sorunu olduğunun altını çizdi. İnce “Biz ne iktidara karşı olduğumuz için teröristiz, ne de bu muhalefeti eleştirdiğimiz için bölücüyüz. Türkiye, ölümle sıtma arasında tercih yapmak zorunda değildir. Milletimize ‘Üçüncü bir yol var’ demek için karşınızdayız” dedi.

Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, doğrudan vatandaşlara seslendiği videoda şunları söyledi:


“TÜRKİYE’NİN ÖZGÜRLÜKLER İLE İLGİLİ KARNESİ KIRIK NOTLARLA DOLU”

Değerli Vatandaşlarım, 2023 yılı itibarıyla memleketimizin genel görünümü şu şekildedir:

21 yıldır iktidarda bulunanlar, ülkenin hiçbir temel sorununu çözememiş hala içi boş vaatlerle bir seçim daha kazanma peşindedir. Daha önceki seçimde olduğu gibi bu seçimi de Türkiye Cumhuriyeti’nin beka seçimi olarak yutturmaya çalışmaktadır.
AKP’nin 21 yıllık iktidarının sonunda Türkiye artık, demokrasi, hukuk devleti, insan hakları, özgürlükler ile ilgili karnesi kırık notlarla dolu çağdaş dünyanın itibarlı bir üyesi olmaktan uzak bir görüntü vermektedir.
Milletimizin, devlet kurumlarına inancı kalmamıştır. Devlet kurumları halk nezdindeki güvenirliklerini ve itibarlarını yitirmiştir. Merkez Bankası, TÜİK, Kızılay gibi kurumlarımıza güven tarihin en düşük seviyelerindedir. Devletin kurum ve kuralları tarumar edilmiş, devlet iş yapamaz hale getirilmiştir.  

“İNSANLARIMIZ ÜRKEK VE SİNDİRİLMİŞ”
Yargı iktidara bağımlı hale gelmiş, hâkim ve savcılar dâhil hiç kimse kendisini hukuk güvencesi altında hissetmemektedir. İnsanlarımız ürkek ve sindirilmiş durumdadır. Hiç kimsenin özellikle gençlerimizin geleceğe dair umutları kalmamıştır. İktidarın uyguladığı siyaset ve yönetim biçimiyle milletimizi bir arada tutan değerler örselenmiş, toplumun farklı kesimleri arasındaki ayrılıklar derinleştirilmiştir.


“ÜLKE VE İNSANLAR BORÇ BATAĞINDA”
Ekonomi yönetilemez hale gelmiş, işsizlik ve yoksulluk artmış, ülke ve insanlar borç batağına batmış durumdadır. Rekabet, şeffaflık ve piyasa mekanizması doğrultusunda çalışması gereken ekonomik sistem terkedilmiş, bütün ekonomik aktörler tek merkezden gelen talimatlarla yönetilmeye çalışılan talimat ekonomisine dönmüştür. Ekonominin kurallarına aykırı talimatlarla yandaşlar zengin edilmiş, kamu bankalarından sadece iktidara yakın kişi ya da şirketler ucuz kredilerle fonlanmıştır.


“İKTİDARIN KUTUPLAŞTIRICI DİLİ”
Birbirini dinlemeyen, birbirine güvenmeyen ve birlikte yaşama isteğini kaybeden insanların sayısı gittikçe artmaktadır. İktidarın kutuplaştırıcı dili her gün daha da artarak zehrini akıtmakta, barışımızdan, huzurumuzdan ve kardeşliğimizden her gün bir parça daha kopartılmaktadır. Yüzyıllardır beraber barış ve huzur içerisinde yaşayan insanlarımız, inanç, mezhep, etnik köken, yaşam biçimi eksenlerinde kutuplaştırılmış ve birbirine tahammül edemez hale getirilmiştir.
 

“DIŞ POLİTİKADA MİLLİ MENFAATLERİMİZ TEHLİKEDE”
Yanlış eğitim ve kültür politikaları sonucunda Türkiye uluslararası değerlendirmelerde en alt sıralara düşürülmüştür. İdeolojik saplantılarla durmadan değiştirilen eğitim sistemi nedeniyle, okullarımızda eğitimin niteliği düşmüştür. Dış politikada topyekûn bir bozgun dönemi yaşanmaktadır. Yüz yıllık barışçı ekseninden koparılan dış politika, milli menfaatlerimizi tehlikeye atacak hayallerle ve yalanlarla idare edilmeye çalışılmaktadır.


“SIĞINMACILAR ŞİMDİDEN ASAYİŞ SORUNU HALİNE GELDİ”
Ülkemiz kontrolden çıkmış bir göç politikası sonucunda, devasa bir mülteci ve sığınmacı sorunu ile karşı karşıya bırakılmıştır. Kontrolsüz bir şekilde ülkeye girmelerine izin verilen bu sığınmacılar şimdiden çok ciddi bir asayiş sorunu haline gelmiştir.  20. yüzyılda “tam bağımsızlık” ilkesiyle sömürge ülkelerin özgürlük savaşlarına öncü ve örnek olmuş, sonrasında kıtalar ve medeniyetler arasındaki “birleştirici bir köprü” rolü oynayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti artık yok. Dış politikası tek adamın keyfine, ruh haline terk edilmiş, herkesle kavga eden yalnızlaştırılmış bir Türkiye var.


“İNSANLARIMIZ HUZURSUZ”
İnsanımızın huzur içinde yaşama, bugününe ve geleceğine güvenle bakma hakkı elinden alınmaktadır. En temel hakkı olan “yaşam hakkı” tehlikededir. En önemli görevi asayişi ve güvenliği, yani halkın yaşam hakkını korumak olan devlet, artık bu görevini yerine getirememektedir. Sözün kısası karanlık bir tablo, iç karartıcı bir ülke ve bunalmış bir millet var. Kendilerine ve yandaşlarına rant elde etmek için, yapılan imar afları ile şehirlerimizi, kültürel mirasımızı ve doğal çevremizi tahrip ettiler.


“GERÇEKLİKTEN UZAKLAŞILDI”
Üstelik yaptıkları yolsuzlukların hesabını hiç vermeyecekleri sürekli bir iktidar peşindeler.  Biat etmeye, verilene razı olmaya, kanmaya ve kandırılmaya alıştırılan bir toplum yaratmayı arzu ediyorlar. Her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak dışında düşündükleri hiçbir şey yok.

Bu dönemde, gerçeklik ile uygulanan politikalar arasındaki bağ koparıldı. Ekonomik, siyasal, iç ya da dış her türlü politika, gerçeklikten uzaklaştırıldı.

Başta ekonomi olmak üzere, gerçeği yüzümüze vuran rakamlara baktığımızda ufkumuzun ne kadar karartıldığını görmekteyiz. Yandaş medya marifetiyle gizlemeye çalıştıkları, vatandaşa tam tersini yutturmaya uğraştıkları ekonomik tablo tam bir felakettir.


“ADALETE GÜVEN KALMADI"

Adalet sadece mülkün değil, başta hukuk olmak üzere, toplumsal düzeni sağlayan bütün unsurların temelidir. Adil olmayan hukuk, adil olmayan devlet demektir. Adalete güvenmeyen bir toplumun güveneceği hiçbir şey kalmamış demektir.
 Bu dönemde, liyakat ve ehliyetle, makam ve görevler arasındaki bağ koparıldı. Partili olmak ve kayıtsız olarak biat etmek, her görev için “şart” haline getirildi. Liyakat bir kenara atıldı.


“HESAP VERME VE UTANMA ARASINDAKİ BAĞ”
Bu dönemde, hesap verme ile utanma arasındaki bağ koparıldı. Sorumluluk taşıyan görevlerdeki insanlardan sıradan görevlilere kadar, her kademedeki siyasi ya da bürokratik görevli, hesap vermek yerine “yanıldık, kandırıldık, affedin” demeyi adet edindi.


“BU GİTSİN DE, YERİNE NE GELİRSE GELSİN MANTIĞI DOĞRU DEĞİLDİR”
Türkiye’nin hiçbir sorununa çare olamayan bu iktidarın gitmesi şarttır. Ancak bu gitsin de yerine ne gelirse gelsin mantığı doğru bir mantık değildir.  İktidarın bunca eksiklik ve hataları karşısında umut olmayı başaramayan, ortaya koyduğu beceriksiz görüntü ile iktidara her defasında can suyu olan bu muhalefetin iktidarın bu kadar yanlış işlere rağmen şimdiye kadar iktidarda kalmasını sağladığını görmezden gelemeyiz.

Gerçekte Türkiye, merkezi iktidarla yerel yönetimler iktidarı arasında paylaşılmıştır. Merkezi iktidar merkezdeki kamu kaynaklarını kendi yandaşları arasında pay edip, kendine yakın medya organlarını besleyip yandaşlarına gerçek dışı propaganda yaparken, yerel yönetimler iktidarını temsil eden muhalefet de yereldeki kamu kaynaklarını kullanarak benzer uygulamaları yapmaktadır.

Merkezi yönetim iktidarı ile yerel yönetimler iktidarı arasındaki karşılıklı birbirini besleyen bu simbiyotik ilişkiden herkes memnun görünmektedir.

“MUHALEFET YÖNETİCİLERİ PARTİLERİNDEKİ KOLTUKLARI KORUMA PEŞİNDELER”
Yıllardır iktidar karşısında seçimlerde varlık gösteremeyen muhalefet yöneticileri, partilerdeki demokratik süreçleri engelleyerek koltuklarını korumayı başarırken, muhalefetin iktidarı anti demokratik olmakla suçlaması milletimizce samimiyetsizlik olarak değerlendirilmektedir.

“ÜÇÜNCÜ YOL, MEMLEKET PARTİSİ”

Değerli Vatandaşlarım,

Memleketimizin içinde bulunduğu bu karanlık tabloyu dağıtmak ve umudu yeniden yeşertmek üzere Ülkemizin bu iktidardan da bu iktidara payanda olan bu muhalefetten de kurtulması gerektiği inancıyla ÜÇÜNCÜ BİR YOL olarak her türlü zorluğu, meşakkati ve saldırıyı göze alarak karşınızdayız. Biz ne iktidara karşı olduğumuz için teröristiz ne de bu muhalefeti eleştirdiğimiz için bölücüyüz. Türkiye ölümle sıtma arasında tercih yapmak zorunda değildir.

Milletimize ÜÇÜNCÜ BİR YOL var demek için karşınızdayız.

Milletimiz ülkeyi bu duruma getiren iktidardan kurtulmak için asla tasvip etmeyeceği marjinal grupları, Cumhuriyet ile Atatürk ile sorunu olan insanları iktidara taşımak zorunda değildir. Cumhuriyetimizin temel ilkeleri ile ülkemizin kurucuları ve kuruluş felsefesi ile sorunu olanları muhalif kisvesi altında desteklemek zorunda değildir.
 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.