Sazlıbosna yeni imar planına itiraz

Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Esmaül Hüsna Aslan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Sazlıbosna'da 2,5 milyon metrekarelik bir alanda yeni bir imar planını daha askıya çıkarmasına itiraz etti.

Politika Yayın: 01 Temmuz 2025 - Salı - Güncelleme: 01.07.2025 14:08:00
Editör - İsmet Akkoç
Okuma Süresi: 6 dk.
99 okunma
Google News

 

Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Esmaül Hüsna Aslan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Sazlıbosna'da 2,5 milyon metrekarelik bir alanda yeni bir imar planını daha askıya çıkarmasına itiraz etti. İtiraz dilekçesini Bakanlığa ileten Zafer Partili Aslan, “Kentimizin ekonomi ve ekoloji dengesini yerle bir edecek, doğal alanları betona boğacak imar planına itiraz ettik. Zafer Partisi olarak Kanal İstanbul’u değil, kalan İstanbul’u yeğliyoruz” açıklamasında bulundu.

TOKİ tarafından hazırlanarak Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne iletilen “Arnavutköy İlçesi, Sazlıbosna Mahallesi, Batı Kısım, Yenişehir Rezerv Yapı Alanının 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planı” 10 Haziran’da onaylanarak 17 Haziran’da 15 gün süreyle askıya çıkarıldı. Söz konusu plana Zafer Partisi’nden itiraz geldi. Zafer Partisi Çevre, Şehir ve Kültür Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Mimar Esmaül Hüsna Aslan, itiraz dilekçesini Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na gönderdi. “Söz konusu imar planları İstanbul'umuzun ve ülkemizin geleceği için kabul edilemez riskler barındırmaktadır. İstanbul'un suyunu, son kalan tarım alanlarını, meralarını, doğal varlıklarını yok edecek imar planlarının iptali için Bakanlığa itiraz dilekçemizi verdik. Zafer Partisi olarak Kanal İstanbul’u değil, kalan İstanbul’u yeğliyoruz” diyen Aslan, dilekçede yer alan itiraz gerekçelerini şu şekilde sıralandı:

“Emlak odaklı rant projesi”

Plan açıklama raporunda '250 Bin Sosyal Konut Projesi' kapsamında değerlendirildiği belirtilse de, planda kişi başı 50 metrekarelik konut alanı öngörülmektedir. Ortalama bir sosyal konutun 75 metrekare olduğu göz önüne alındığında, bu konutların gerçekte sosyal konut niteliği taşımadığı aşikârdır. Bu durum, projenin dar gelirli vatandaşların barınma ihtiyacını karşılama amacı gütmediğini, aksine lüks konut üretimi ve emlak odaklı bir rant projesi olduğunu düşündürmektedir. Ayrıca planlama alanı, İstanbul'un önemli içme suyu kaynaklarından Sazlıdere Barajı havzasına doğrudan yakın konumdadır. Havza mevzuatına göre mutlak ve kısa mesafeli koruma alanlarında hiçbir yapıya izin verilmemesi gerekirken, bu planda söz konusu alanlarda yapılaşmaya izin verilmiş ve yerleşime açılmıştır. Bu yapılaşma, yüzey akışını artırarak baraj suyunun kirlenmesine ve yeraltı suyu beslenmesinin azalmasına neden olacaktır. Sazlıdere Barajı'nın fiilen içme suyu kapasitesinin sıfırlanması, İstanbul'un su güvenliği açısından kabul edilemez bir krize yol açacaktır. Planlama alanı ve yakın çevresindeki tarım ve mera alanları, bu planla yoğun yapılaşma baskısı altına girecektir. Bu durum, sadece yerel tarımsal üretimi ve hayvancılığı olumsuz etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda İstanbul'un gıda güvenliğine ve kırsal ekonomisine de ciddi zararlar verecektir.

“Akıl ve bilim terk edilmiştir”

“Kentimiz, şehircilik ilminin gerekleri bilinmeden denetimsiz ve kontrolsüz yapılan yıkımlarla hırpalandı ve geçmişten günümüze yeşil alanları, su havzaları, tarım arazileri her türlü gelişme çerçevesinde tehditlere maruz kaldı. AKP’li İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın İstanbul Çevre Düzeni Planı’ndaki skandallar yetmiyormuş gibi ortaya bir de Kanal İstanbul Projesi atıldı. Bu projeye ilişkin yapılan tüm düzenlemeler akıldan ve bilimden yararlanmadan hazırlanılmış düzenlemelerdir. Akıl ve bilim adeta terk edilmiştir. Kanal derinliği son ÇED Raporu’nda 20,75 metre olarak değiştirilmiştir. Bu proje nasıl bir projedir ki, ilan edildiği günden beri kanal ölçüsü sürekli değişiyor.

Kanal’ın yalnız ölçüleri değil, şüphesiz geçeceği güzergahlarda da çok şey değişecektir. Küçükçekmece Gölü havzasında ve Kanal İstanbul güzergahında bulunan; biri Yarımburgaz Mağaraları diğeri ise Bathonea Antik Kenti olan iki kültürel miras yok olacak. Dilekçemizde de altını çizdik, buradan da soruyoruz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 17 Ocak 2020 tarihinde kamuoyuna duyurulan Kanal İstanbul Projesi'nin ÇED Olumlu Raporu'nda, özelliklerine değindiğim bu iki kültürel mirasın akıbetine değinilmiş midir? Kanal'ın yapım sürecinde bu miraslar nasıl korunacaktır?

“Maliyet yanlış hesaplanmış”

Peki ya maliyet? Kanal İstanbul İşletme Risk Değerlendirme Raporu ‘Kazı-Tarama Yapılması ve Nakliyesi-Depolanması Maliyetleri’ bölümünde kazı miktarı 1,1 milyar m3 alınarak hesaplar yapılmış ve toplam maliyet bu şekilde bulunmuştur. Nakliye maliyeti için ortalama 20 km’ye 3 dolar/m3 birim fiyat belirlenmiştir. Ancak nakliye maliyeti hesaplanırken taşınacak malzeme miktarı kazı miktarı olan 1.1 milyar m3 baz alınarak yanlış bir hesaplama yapılmıştır. Taşınacak malzeme miktarı kazı miktarı değil, kazı sonrası kabarma faktörü dikkate alınarak hesaplanmış olan toplam malzeme miktarı olmalıdır. Kazı sonrası taşınacak malzeme miktarı 1,76 milyar m3 ile 1,43 milyar m3 arasında değişecektir. Bu da nakliye maliyet hesaplarında 1.98 milyar dolar ile 990 milyon dolar arasında bir maliyetin eklenmesi demektir. ÇED Raporu’nda belirtilen kanal maliyetleri ve bu denli büyük bir proje dikkate alınınca yapılan hesapların ve dolayısı ile projenin ne kadar özensiz, bilimsel ve teknik olmayan bir şekilde hazırlandığını ortaya çıkarmaktadır.”

 

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.