İmamoğlu'ndan Kanal İstanbul itirazı
İBB, bilim insanları tarafından kentin geleceğine en büyük tehdit olarak nitelenen iktidar projesi ‘Kanal İstanbul’a karşı yürütülen çalışmalarla ilgili bilgilendirme toplantısı yaptı. İmamoğlu "İstanbul çarçur edilemez" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), bilim insanları tarafından kentin geleceğine en büyük tehdit olarak nitelenen iktidar projesi “Kanal İstanbul”a karşı yürütülen çalışmalarla ilgili bilgilendirme toplantısı yaptı. İstanbul Planlama Ajansı (İPA) yerleşkesinde bulunan İPA Havuz’da düzenlenen toplantı; TBMM CHP Grup Başkanvekilleri Ali Mahir Başarır, Gökhan Günaydın, Murat Emir, CHP Genel Başkan Yardımcıları Gökan Zeybek, Pınar Uzun Okakın, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, TBMM Saadet Partisi Grup Başkanvekilleri Selçuk Özdağ, Bülent Kaya, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayrettin Nuhoğlu, milletvekilleri, belediye başkanları, bilim insanları ve bürokratların katılımlarıyla gerçekleştirildi.
“İSTANBUL’UN GELECEĞİNE BÜYÜK BİR TEHDİTTİR AMA BU İŞİN ALTINA İMZA ATANLAR, SESİNİ BİLE ÇIKARMIYOR”
Toplantının açılış konuşmasını yapan İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Başından beri arayışımız, bir ortak akıl arayışıydı. Bilimsel zeminde konuşabilme ve tartışabilme arayışıydı. Ama ne yazık ki bu hedefe bir türlü ulaşamadık. Hiçbir davetimize, hiçbir bilim ve teknik insanı gelmedi. Biz; depremle mücadelede, afetle mücadelede, göreve gelir gelmez, 2019 yılında, ‘Bir çalışma yapalım ve beraber nasıl yol alabiliriz? Oturup konuşalım’ şeklinde üç günlük bir çalıştay yapmıştık. Ve devletimizin her kademesinden yöneticileri davet etmiştik. O davet ettiğimiz insanlardan, hemen hemen hiçbir yönetici, bizim davetimize katılmadı. Halbuki 3 günlük olağanüstü değerli bir çalışma olmuştur. Aynı şekilde Kanal İstanbul'la ilgili bir çalışma yaptık. Ve bu çalışmayla ilgili aydınlanmak istediğimizi dile getirdik. Yine bütün açık davetimizi, devletimizin her ilgili kurum ve kuruluşuna yaptığımız gibi, özellikle ÇED raporuna olumlu görüş veren, o rapora imza atan bilim insanlarını da tek tek, özenli bir biçimde, ‘Lütfen gelin, ne için olumlu görüş veriyorsunuzu bize anlatın. Duymak istiyoruz. İstanbul halkına sizin sözlerinizi duyurmak istiyoruz’ dediğimiz o çalışmaya dahi tek bir kişi katılmadı. Yani onlarca bilim insanından tek bir kişi dahi, o imzasını niçin attığını, gelip kamuoyuna, bize, İBB yönetimine, Meclis üyelerine anlatmadı. O günden bugüne, aslında gizli kapılar arkasında yürütülen bu çalışma, gerçekten Türkiye tarihi açısından çok önemlidir. İstanbul’un geleceği açısından çok tarihidir, önemlidir, büyük bir tehdittir ama bu işin altına imza atanlar, sesini bile çıkarmıyor. Tek bir kelime dahi çıkıp anlatıda bulunmuyor.”
“SON İSTANBUL SEÇİMİNDE, RAKİBİM, ‘BENİM GÜNDEMİMDE YOK’ DEDİ. ŞİMDİ ŞEHİRCİLİK BAKANI. İMZA ATIYOR HER GÜN KANALLA İLGİLİ BİRÇOK KONUYA”
“Daha acısı; farkındasınızdır, 2019’dan sonra yürüttüğümüz, özellikle bu kanal meselesine dair bilgilendirme çabalarımız, kampanyalarımız, ki kamuoyunun farkındalığını arttırma yönünde attığımız birtakım çalışmalarda dahi polisle panolar, bildiriler sökülmeye çalışıldı. Hatta gece yarısı söküldü, kaldırıldı. Bunları da yaşadık. Ama çok enteresan bir şey; farkındaysanız, son genel seçim olsun, son yerel seçim olsun, kanal işini unuttular. Ağızlarına bile almadılar. Hatta son İstanbul seçiminde, rakibim, ‘Benim gündemimde yok’ dedi. Şimdi Şehircilik Bakanı. İmza atıyor her gün kanalla ilgili birçok konuya. ‘Benim gündemimde yok’ dedi. Yani sırası geldiğinde kanal işinin ne kadar ayıp olduğunu, kamuoyunun nezdinde ayıplandığını, çok kötü bir yere konduğunun farkındalar. Ağızlarından kelime çıkmıyor. Ya da inkar ediyorlar. Yani bir devlet adına, hükümet adına, millet adına görev yapan bir makamdaki bir insanın inkar ederek, yalan söyleyerek, oy devşirme çabasının bu kadar pervasızca yapıldığı bir konu çok az vardır.”
“BU ARKADAŞLARI BU KONUDA MOTİVE EDEN NEDİR? VALLAHİ ANLAMADIM, BİLLAHİ ANLAMADIM”
“Yani bu kadar kişiliği zedeleyen, itibarı zedeleyen tutum ve davranışları yapma konusunda geri durmayacak kadar bu arkadaşları bu konuda motive eden nedir? Vallahi anlamadım, billahi anlamadım. Anlamaya çalışıyorum. Bu derin bir şey. Yani tek başına bu da çözemez bunun cevabını. (Eliyle para işareti yapıyor.) Yani bir para meselesi olduğunu, bir çıkar meselesi olduğunu zaten keşfediyoruz ama tek başına bu mudur; emin değilim yani. Ve bunun derinlemesine araştırılması gerekir. Bu konunun partisi yoktur. Bu konunun siyaseti yoktur. Bence, kanal meselesi, İstanbul ve Türkiye için bir beka meselesidir. Biz, 2019’da İstanbul muhafızı olmayı başaramasaydık, bugün İstanbul kenti, bir kez daha tepeden tırnağa alabora olmuş olurdu. İnanın gözlerini kırpmadan, bunu yaparlardı. Ve sadece 135 milyon metrekarelik alanın, yüzde 60-70’i tarım alanı, orman alanı olan bu alanın alabora edildiğini, altının üstüne getirildiği bir ortamın çektirdiği çileyi düşünsek, bizim aslında ülkemizi ve şehrimizi ne denli büyük bir beladan kurtardığımızın bir göstergesidir diye düşünüyorum.”
“BUGÜNKÜ TOPLANTININ YEGANE AMACI…”
Farklı siyasi partilerden toplantıya katılım olmasından memnuniyet duyduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Elbette bizim elimizde bir kısım veriler var; bilimsel, teknik. Ama bugün, özellikle bu meseleyle ilgili mücadelenin nasıl toplumsallaştırılması, bilim ve teknik zeminine çekilmesi konusunda hata yapmamak, eksik kalmamak adına, İstanbul şehrinin şehri emini olarak, bu şehrin muhafızı olmayı milletine söz vermiş bir kişi olarak, yönetimimizle beraber sizlerin bize sunacağı değerli tavsiyeleri, önerileri güzel bir şekile oturtup, bunun iş birliği içerisinde koordinasyonu ve moderasyonunu yapan bir anlayışa oturtmak istiyoruz. Bugünkü toplantının yegane amacı budur. İstanbul'u ve Marmaray'ı, çevresiyle beraber bu tehditten koruma gayretimizi birlikte göstermeliyiz. Bence tehdidin boyutu oldukça yüksektir. Bu yönüyle inşallah bugün verimli buluşmanın, toplantının güzel çıktılarını biz de buradan hızlıca harekete geçiren bir eylem planını, sizlerle tekraren kamuoyuyla paylaşıyor olacağız” dedi.
FARKLI KESİMLERDEN İSİMLER KATKI SUNDU
İmamoğlu’nun açılış konuşmasının ardından, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Gürkan Akgün, İBB’nin süreç içindeki teknik ve hukuki çalışmalarını anlatan bir sunum yaptı. İPA Başkanı Dr. Buğra Gökce’nin sunum konusu ise, “Beton Kanal’ın İstanbul’a Etkisi” oldu. Toplantının öğleden önceki son konuşmasını yapan Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mustafa Bozbey de “Kanal İstanbul’un Marmara’ya Etkisi” üzerine görüşlerini katılımcılarla paylaştı. Toplantının öğleden sonraki bölümünde ise İPA Başkanı Dr. Gökce’nin yönetiminde; bilim insanları, siyasiler ve bürokratların katılımıyla, “Açık Mikrofon” etkinliği düzenlendi. Etkinlikte, sırasıyla; TMMOB Aydın Adanur Usta, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran, emekli başkılavuz kaptan ve uzakyol kaptanı Saim Oğuzülgen, TBMM Saadet Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayrettin Nuhoğlu, yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, TBMM CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek ve İBB Meclisi CHP Grup Başkanvekili Ülkü Sakalar birer konuşma yaptı.
KAPANIŞ KONUŞMASINI YAPAN İMAMOĞLU: “DİLERİZ VE İSTERİZ Kİ, BU SESİ İKTİDARIN MENSUPLARI DA DUYABİLSİNLER”
Toplantı, İmamoğlu’nun kapanışta yaptığı değerlendirme konuşmasıyla son buldu. Yakın geçmişte yaşanan kayyum atamaları sonrasında, TBB Başkanı kimliğiyle, TBMM çatısı altında bulunan partilerin genel başkanlarıyla bir araya geldiğini ve görüşmeler sonucunda konuyla ilgili Meclis’e ortak teklif verildiğini hatırlatan İmamoğlu, “Elbette dileriz ve isteriz ki, bu sesi iktidarın mensupları da duyabilsinler. Çünkü, gerçekten iktidarlar da geçici, makamlar da geçici. Esas mesele, yapılan her hususta kamunun kazançlı çıkması, toplumun kazançlı çıkması, milletimizin, devletimizin kazançlı çıkması. Elbette bireysel çıkarların hak, hukuk çerçevesinde de kıymeti çok özeldir. Onu ayrı bir yere koyuyorum. Ama bireysel menfaatlerin, siyasi menfaat çıkarlarının savunulduğu bir ülke olmaktan tam da tersine; aklın, bilimin, tekniğin savunulduğu bir ülke olma doğrultusuna geçmemiz lazım. Bu manada bugün, işte tam da kayyum meselesi gibi, kanal meselesinin de yine partiler üstü bir çerçevede tartışıldığı bir ortam ve bunun sürekli ve sürdürülebilir biçimde bir bilgilendirme platformuna dönüşmesi halini başlatmayı çok önemsedim” şeklinde konuştu.
“BURADA BİR AÇGÖZLÜLÜK VAR”
İmamoğlu, konuşmasında özetle şu ifadeleri kullandı:
“Kaybedilen davalar var, ama bir de kazanılan davayı görür görmez, artı, yargının özellikle olumsuz davalarda böyle biraz paldır küldür karar verme sürecini yakalar yakalamaz, dedim ki, ‘Bizim hemen bir toplanmamız lazım. Burada, seçimlerde gizledikleri ve ifade edemedikleri, etmedikleri bir başka sorun var, bir başka konu var. Bir telaş var, acelecilik var. Yani geç kalmış gibi bir tavır var. Açgözlülük var. Bunu hissettim. Açık ve net. Bu bağlamda, değerli başkanlarımızla, bu kapsayıcı buluşmayı yapmamızın endişesi budur. Ve bu, bizim muhafızlık ruhumuzdur. İyi muhafaza etmek, güzeli muhafaza etmek ve hele hele dünyanın en güzel toprak parçası, bu cennet vatanın en güzel bölümlerinden birisi, hatta birincisi demekle hiç kimsenin tereddüt etmeyeceği İstanbul'umuzun muhafaza edilmesi, korunması çok değerli.”
“EVET, ‘KALAN İSTANBUL’U MUHAFAZA ETMELİYİZ”
“Bu manada İstanbul’umuzun çok zarar gördüğünü, tahribat gördüğünü, geçmişten bugüne farklı tahribatların yapıldığını zaten hepiniz biliyorsunuz. Yan yana otururken Selçuk Özdağ, Sayın Grup Başkanvekili, milletvekilimiz, ‘Buna kalan İstanbul'un muhafızı da diyebilirsiniz’ diye güzel bir tarif yaptı. Evet; ‘kalan İstanbul'u muhafaza etmeliyiz. Hatta tahrip edilmiş alanlarını iyileştirmeliyiz. İstanbul'un şu son dönemde yüzlerce alanında yaptığımız restorasyonun, en küçüğünden en büyüğüne, nasıl bir ilgi gördüğünü, nasıl bir insanlara iyileştirme ruhu verdiğini inanın anlatamam. Küçücük mekanlar yapıldığında, o mahallenin tamamı mutlu oluyor. O ilçenin tamamı mutlu oluyor. Bu müthiş bir şey. Yani tılsımı çok yüksek bunun. Bir sihir gibi yani. Başka bir duygu. O bakımdan gerçekten İstanbul'un bu yönüyle, bırakın bu şekilde tahrip edilmesini, iyileşmeye çok acil ihtiyacı var. Ve bu memleketin en önemli meselelerinden birisidir. Ki çok saygıdeğer hocamız, hayatını bu sürece adamış Naci Hocamızın ifade ettiği gibi az önce, biz bu meseleyi durdurmak zorundayız. Gerçekten deprem sorununun çözümüyle ilgili verdiğimiz sınavda sınıfta kaldık. Kötü durumdayız. Vaktimiz azaldı. Ve bunun için büyük bir seferberlik isterken, temel sorunlarımız ve çözümleri önümüzde diziliyken, böyle bir meseleyi, İstanbullunun ve Türkiye'de her insanımızın önüne koymak, ne yazık ki göz göre göre milletimize diz çöktürmektir. Haklı hocamız. Göz göre göre milletimize diz çöktürmektir. Bu manada, kesinlikle bu mesele önemli bir biçimde istişare edildi.”
“YATLARI DOLDURUP ÇUVALA, ATTILAR KENARA”
“Kısa bir hatırlatma yapmak isterim. 2011 yılı genel seçimlerinde, Sayın Cumhurbaşkanı, seçim kampanyasında, Kanal İstanbul'un böyle kısa bir sunumunu yaptı. Seçime çok az bir zaman kala. Çok affedersiniz, uydurma bir 3D sunum. Yani üç boyutlu; bir tane gemi gidiyor, sonra bir gemi öbür taraftan geliyor. Belki hatırlarsınız. Kanal projesi. Uydurma. Yani sanki akşamdan sabaha hazırlanmış, ‘Yeni bir boğaz yapıyoruz; kanal projesi!’ Ve bu ilk çıkışı, kaptanımızın söylediği gibi; yani bu yapılacak, boğaz trafiği rahatlayacak. Başka bir şey denmedi. ‘Bu yapılacak. Boğaz trafiği rahatlayacak. İstanbul'u kurtaracağız!’ Aradan bir zaman geçti. İkinci sunu: Biraz daha şekillenmiş, cicilenmiş, bicilenmiş. Bu sefer gemiler vızır vızır geçiyor, çok şık yat limanları var arada 6-7 tane. Bir de sağında solunda en az 30 kat, 40 kat uzay üssünü andıran, koca koca, kule gibi binalar var. Yani çok canlı, cafcaflı. Cafcaflı bir sunum. Bir anda şekil değişti; yat limanları, hatta önde villalar, arkada koca koca kuleler, falan filan! Tabii bir kızılca kıyamet koptu, ‘deprem’ dendi, ‘şu’ dendi, ‘bu’ dendi. Sıra üçüncü sırama geldi. Zat-ı muhterem, talimat vermiş ve yatay mimariye geçilmiş! Bir anda binalar kesildi! 4-5 kata indi. Bir anda sosyal konut konuşuluyor ya, yatlar kaldırıldı hemen. Yatları doldurup çuvala, attılar kenara. Kanal kaldı. Ve işte etrafta sosyal konutlar, falan filan.”
“KALKTILAR BUNU ANLATTILAR KOCA KOCA ADAMLAR”
“Çok enteresandır; o cafcaflı yüksek binalar yapılırken, o yüksek binaların olduğu yerde, yat limanlarının yapıldığı yerde, tabii tartışmalar da yapılıyor. Deniyor ki; ‘Bu hafriyat ne olacak?’ Ne olacakmış biliyor musunuz? Projeleri var bizim arşivde. Hocam şimdi Kumburgaz fay hattını anlatırken, benim aklıma onların projesi geldi. O hafriyatla, neymiş efendim, Küçükçekmece Gölü'yle Büyükçekmece Gölü'nün arasına, üç tane ada yapılacak hafriyatla, suni ada. Bunlara da villa koyacaklar. O villaları da milyonlarca dolara satacaklar. Yani biz normal duran adayı ayakta tutamıyoruz, yanında dibinde, güneyinde Adalar, fay hattı var hemen karşısında, sorunlarımız var… Bunlar üç tane ada yapacak! Bunun projesini çizdiler Hocam, sevgili dostlar. Bunun projesi var arşivde. Buna para harcadılar. Devam ediyorum. Başka bir sunuya geçiyorlar. Bu kalktı. Tabii kızılca kıyamet; nereye hafriyat falan… Bu çevre kirliliği, pislik... Yahu kalktılar bunu anlattılar koca koca adamlar: 30-35 kilometre uzunluğunda, Terkos'un önünden, şimdiki İstanbul Havalimanı'nın önüne doğru gelen bir hatta, en kısa yeri 500 metreyle 1 kilometreye kadar uzayacak denizi dolduracaklar!”
“CUMHURBAŞKANI BİLE GENEL SEÇİMDE AĞZINA ALAMADI KANAL İSTANBUL'U”
“Derdimiz yok, tarım toprağını söküp alacağız, kanal açacağız, nereye koyacağız diye bizi dert sardı. Niye? Bir kişi istiyor diye. Acilen ‘kanal yalanları’ diye bir şey yapmak lazım. Kaç tane yalan söylediler yani? Daha yeni, son seçimde, adayları dedi ki, ‘Bu benim gündemde yok’ Cumhurbaşkanı bile genel seçimde ağzına alamadı Kanal İstanbul'u. Bir yerde ifadesi bile yok. Bu kadar da korkuyorlar bu meselede. O bakımdan, kesinlikle bu iş kötü bir iştir. Bir emlak meselesidir. Rant meselesidir. Başka çıkarlar vardır. Kesinlikle bunu araştırıyoruz. Bazı veriler, bulgular var. Bu projeyi kim, nerede çalıştı? Bunu bulacağız. Kamuoyunun önüne koyacağız bunları. Kim, nerede çalıştı? Ne yürütüldü burada? Hangi hesap kitap yürütüldü? Hepimiz gördük, hatırlayın; yani özellikle Arap Yarımadası'ndaki birçok ülkede yayınlanan reklam filmlerinde burası anlatılıyor. Dolayısıyla, inanın bazen diyorum ki sadece sayın kaptanımızın, değerli dostumuzun sununu dinlese, biz bir projeyi dinliyor olsak, şurada da İstanbul Belediyesi adına ben otursam, meclis üyeleri, yöneticiler; sadece o sunuyu alsak, mesele de İstanbul Boğazı olsa ne yaparız? ‘Tamam, gerisine gerek yok, vakit kaybetmeyelim, hadi gidelim evimize’ deriz yani. Gerisini dinlemeyiz.”
İSTANBUL İYİLEŞMEYE BAŞLADIĞINDA, TÜRKİYE’NİN DE UMUTLARI TAZELENİYOR
“Sonuçta baktığımız pencere şu: Biz, Türkiye'de çok önemli bir görev üstlendiğimizin farkındayız. İstanbul, Türkiye için çok önemli bir yer. İstanbul'da gerçekten deprem olunca, bütün Türkiye depremi hissediyor. İstanbul'da ekonomik kriz derinleşince, Türkiye perişan oluyor zaten. İstanbul iyileşmeye başladığında, Türkiye’nin de umutları artıyor, umutları tazeleniyor, umutları büyüyor. Hatta ben demedim, Sayın Cumhurbaşkanı dedi, ‘İstanbul'u kazanan, Türkiye'yi kazanır’a kadar giden bir takım tezler bile İstanbul üzerinden yazılır, çizilir. Bu bağlamda, İstanbul meselesi önemlidir. İstanbul çarçur edilemez. İstanbul'un muhafızlığı en üst seviyede yapılmalıdır. Bu konuda elbette ki ben, sorumluluğumun ve vatandaşa olan borcumun farkındayım. Bunu amasız, fakatsız, tüm cesaretimizle yerine getirmeye söz verdik, ant içtik. İstanbul muhafızlığı yapmak, benim karakterimdir. İstanbul muhafızı olmak, benim karakterimdir. Ama inanınız ki, bu muhafızlık, burada bulunan ve bulunmayan milyonlarca yurttaşımızın karakteri olmalıdır. Aynı zamanda ulusal bir muhafızlığın, Türkiye muhafızlığının milletimizce hissedilmesi gerektiği bir dönemdeyiz. Ama içeride ama dışarıda ama yurt içinde ama yurt dışında ama çevremizde oluşan olaylara baktığımızda, muhafızlık meselesi, önemli bir safhaya evrilmiştir. Bu sorumluluğumuzu hep birlikte iyi bilgilerle donatılmış şekliyle ele alır ve sahiplenirsek, ülkemiz için gerçekten çok önemli bir sorumluluğu yerine getirmiş oluruz. Bu manada bugünü ben, çok önemli bir başlangıç olarak görüyorum. Bundan sonraki çalışmalarımızın da sizlerin bilgisi dahilinde ve sizleri davet ederek yürüyeceğini de buradan tekrar duyuruyorum.”