İstanbul'un saklı tarihi aydınlandı
Kadıköy Belediyesi'nin yayınladığı "İstanbul’un Bizans Dönemi Banliyöleri" tarihi kentin binlerce yıllık kenar mahallelerini yeniden gündeme getirdi. İstanbul'un sur dışı yaşamına ilişkin ilginç bilgiler ortaya çıktı.
Sanat tarihçisi ve arkeolog Enis Karakaya'nın 15 yıl boyunca sürdürdüğü kapsamlı çalışmaları sonucu hazırladığı "İstanbul’un Bizans Dönemi Banliyöleri" başlıklı eseri, tarihi binlerce yıl geriye uzanan kentin sur dışındaki yerleşmeleri hakkında önemli bilgiler içeriyor. Karakaya'nın 1980'li yıllarda başladığı çalışmada günümüze ulaşan tarihi kalıntılar ve eserlerle ilgili detaylı gözlemler yer alıyor. Bizans'ın günümüze ulaşan kent içi yapıtlarının dışında köy ve taşra yerleşimlerinde bambaşka bir hayatın olduğunu ortaya koyan çalışmada; söz konusu kalıntılara dair görseller de yer alıyor. Tarımla, hayvancılıkla ve balıkçılıkla geçinen Bizans köylülerinin hayatı, ordugahların, hapishanelerin, varlıklı ailelere ait villaların kalıntıları tüm yönleriyle bu çalışmada inceleniyor. Karakaya'nın çalışmasında Haliç çevresinde, Galata surlarının dışında kalan yerleşimlerle ilgili de ilginç bilgiler yer alıyor.
"İstanbul’un Bizans Dönemi Banliyöleri" başlıklı çalışma İstanbul'un 8. ve 9. yüzyılda sur dışında kalan yaşamına ışık tutuyor. Çalışmada o dönemden bugüne kalan tarihi eserlere ait görseller de bulunuyor.
HASKÖY'DE CÜZZAMLILAR
Bugünkü Halıcıoğlu ve çevresinin 'silahlanma alanları' olarak adlandırıldığı belirtilirken 9. yüzyılda ormanlık bir bölge olan söz konusu alanda İmparator III. Mikhael'in (856-867) avlandığı belirtiliyor. Bölgenin en ünlü dini yapısının ise halktan bir kadın olan Theodora'nın yaptırmış olduğu Aziz Pantaleimon Manastırı olduğu kaydediliyor. Çalışmada Hasköy ve çevresinin "Pikridiondiye" adıyla bilindiği belirtilerek şu bilgiler veriliyor: "Yunanlı olan Zatikus Cüzzamhanesi'nin bu bölgede olduğu ve Hasköy'e inen yolun üst tarafında olduğu ileri sürülür. Bu bölgede Pirî Paşa'nın olduğu yerde Keremidiadiye bir köy, tersanenin bulunduğu yerde İse Paraskevi Kilisesi ile ayazması vardı. Sonraları Parasköy diye anılmıştır ki, bu sonra Hasköy'e dönüşmüştür."
8. yüzyılda Galata surları dışında kalan bölgede mezarlıkların ve tarlaların olduğu belirtiliyor.
İDAMLAR AYVANSARAY'DA
Haliç'e dik olarak inen surların büyük kapısı olan Ayvansaray Kapısı'ndan hiçbir iz kalmadığı belirtilirken, "Kallinikos Kapısı" diye anılan bu kapının önünde suçluların infazının yapıldığı belirtiliyor. Bu alan Haliç üzerindeki köprünün ahşap ayaklarının da başladığı yer olarak biliniyor. Semtin önemi ile ilgili şunlar kaydediliyor: "Sur dışında ahşap köprüler, şehri tehdit eden tehlikelere karşı hemen imha edilebilmelerinden dolayı bir çeşit garanti oluşturuyordu. Ayrıca tehlike sonrasında bunların yenilenmeleri de kolaydı. Bu köprünün ayaklarından iz kalmamıştır."
Balat'tan Ayvansaray'a uzanan alanda idama mahkum edilen suçluların infazları gerçekleştiriliyordu.
BEYOĞLU BAĞ, BAHÇE
Galata surları dışındaki arazinin; özellikle Beyoğlu'nun 'boş' bölge olduğu belirtilirken surlara yakın alanlarda ise mezarlıkların ve ekili alanların olduğu bilgisi veriliyor. Çalışmada bölge şöyle tanıtılıyor: "Beyoğlu bağ ve bahçelikti. Burada İmparator ioannes Komnenos'un oğullarından birinin prens köşkü varmış. Şişhane'deki Kanser Araştırması Merkezi'nin bulunduğu yerde bir sarnıç vardı. 1968 yılında ortaya çıkartılmış olan bu sarnıç doğu-batı bölgesinde kayıtlı bir yapı ile iki sıra halinde dizilmiş sütunların taşıdığı kubbeciklerle örtülü idi."