25 May 2025 - Sunday

Dernek ve Vakıfların Kamu ile İlişkilerine Dair Kanun

Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun

Yazar - Feride Akyıldız Bircan
Okuma Süresi: 5 dk.
217 okunma
Feride Akyıldız Bircan

Feride Akyıldız Bircan

-
Google News

 

5072 sayılı Kanun, tam adıyla "Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun", 22 Ocak 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir.  Bu kanun; kamu kurum ve kuruluşlarını, kamu hizmetlerini veya personelini desteklemek üzere kurulan dernekler ve Türk Medenî Kanununa göre kurulan vakıflar ile bunların kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkilerini düzenler ve kapsar. Özetle sivil toplum kuruluşları ile kamu kurumları arasındaki ilişkileri düzenler.

Kanunla kurulan dernek ve vakıflar, bu Kanun kapsamı dışındadır. Ancak, bu kanun kapsamı dışındaki  vakıfların hangi esas ve usullere göre faaliyette bulunacakları Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.

Kanundaki "Kanunla kurulan dernek ve vakıflar”  ifadesini, bu kanunun kapsamını ve kapsam dışında kalanları  doğru anlamak  açısından  biraz açmakta fayda var. Bu ifadede kastedilen   bireyler tarafından Medeni Kanun’a göre kurulan  vakıflar değil, doğrudan devlet eliyle  kanunla kurulmuş veya özel statüye sahip olan vakıflardır.  Bu vakıflar Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilen veya denetlenen,  kamu yararına çalışan vakıf statüsü verilen, kuruluşu veya işleyişi  Cumhurbaşkanı Kararnameleriyle belirlenen işleyişe ve özelliklere  sahip vakıflardır.

5072 Sayılı Kanun’un  temel ilkeleri de aşağıdaki gibi hükmedilmiştir.

a) Dernek ve vakıflar, kamu kurum ve kuruluşlarının ismini alamaz, bu kurum ve kuruluşların hizmet binaları ve müştemilatı içinde faaliyet gösteremez ve bu kuruluşlara ait araç ve gereci kullanamaz.

b) Dernek ve vakıflar kamu kurum ve kuruluşlarının sundukları hizmetlerle ilgili olarak gerçek ve tüzel kişilerden ücret, bağış, katkı payı ve benzeri adlar altında herhangi bir karşılık alamaz.

c) Kamu hizmetlerinde kullanılan araç, gereç, evrak, form ve benzeri malzemenin, bu Kanun kapsamındaki dernek ve vakıflardan temin edilmesi istenemez.

d) Kamu görevlileri görev unvanlarını kullanarak dernek ve vakıf organlarında görev alamaz.

e) Dernek ve vakıf organlarında görev alan kamu görevlileri, bu görevleri nedeniyle ücret, huzur hakkı veya başka bir ad altında herhangi bir karşılık alamaz.

 f) Dernek ve vakıfların yardım toplama ve bağış kabul hizmetlerinde kamu görevlileri çalıştırılamaz.

g) Kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerinden bu Kanun kapsamındaki dernek ve vakıflara ödenek,   yardım veya herhangi bir kaynak aktarılamaz.

h) Kamu kurum ve kuruluşları, personel maaş ve ücretlerinden, kaynağında kesinti yaparak bu Kanun kapsamındaki dernek ve vakıflara aktarma yapamaz.

ı) İhaleyi yapan kurum ve kuruluş bünyesinde bulunan veya bu kurum ve kuruluşlarla ilgili her ne amaçla kurulmuş olursa olsun vakıf ve dernekler ile bunların sermayesinin yarısından fazlasına sahip oldukları şirketler, bu kurum ve kuruluşların 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre yapacakları ihalelere katılamazlar.

 Hükmedilen temel ilkelere  aykırı hareket etme  durumu da  Cezalar başlığıyla  Madde 3’te yer almaktadır.

5072 Sayılı Kanun,  devlet ile sivil toplum arasındaki mesafeyi koruma, tarafsız bir kamu yönetimi oluşturma, kamu kaynaklarının suiistimal edilmesini önleme , şeffaflık ve hesap verilebilirlik açısından önemli bir işlev üstlenmiş olsa da  uygulamada  katı olarak uygulanan bir kanun olma özelliği taşıdığını görüyoruz.  Ancak unutulmamalıdır ki kanunlar lafzı ve ruhu ile anlam ifade ederler. 5072 Sayılı Kanun’un  ruhuna baktığımızda  Kamu-STK iş birliği tamamen yasaklamamış olup  dikkat edilmesi gereken husus  bu iş birliğinin yasal çerçevede, şeffaf ve kamu yararına olması unsurudur.

Günümüzde kanunu  sadece lafzı dikkate alınarak,   katı yasaklarla  yürütülen uygulamalar  sivil toplum kuruluşlarının güçsüzleşmesine ,  özellikle belediyelerle yapılacak sosyal sorumluluk projelerinin  faaliyete geçirilmesinde  ciddi kısıtlamalara neden olmaktadır.  Bunun  yerine  iş birliğini  engellemeyen, sıkı denetimli, şeffaf  ve katılımcı modelleri uygulayabileceğimiz bir yasal anlayışa ihtiyacımız var. Unutulmamalıdır ki sivil toplumun gelişimini  ve toplumsal faydayı destekleyecek  yasal anlayış bizi sosyo -ekonomik olarak daha ileri taşıyacaktır.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.