https://playdotjs.com/

21 Nisan 2024 - Pazar

Köy Enstitüleri

Köy Enstitüleri kapatılmasaydı, eğitim seviyemiz ve ülkemizin genel durumunun gıpta ettiğimiz Finlandiya seviyesinde olurdu diye tahmin ediyorum.

Yazar - Ramazan Şensoy
Okuma Süresi: 5 dk.
178 okunma
Ramazan Şensoy

Ramazan Şensoy

-
Google News

1920-1930 arası yıllarda Kurtuluş savaşından başarı ile çıkıp emperyalistlere Lozanı imzalatan genç Türkiye Cumhuriyetinde durum pekte parlak değildi.

Bir tarafta Cephede kayıp edip masada kazanmayı planlayan, ancak istemeyerek de olsa Lozan’ı imzalayanlar, Lozan’ı imzaladıktan sonra çok değil birkaç yıl içinde para için bize geleceksiniz ve şimdi aldıklarınızı o zaman iade edeceksiniz diyen emperyalistler var.

Diğer tarafta Yıllardır savaşlardan yorgun düşmüş, çalışıp üretebilecek yaştaki erkeklerinin bir bölümü şehit, bir bölümü gazi olmuş. Bedeninin bir parçasını cephede bırakmış yorgun halk vardı.

Ödenecek 1 000 000 altın borç, az sayıdaki işletmelerin yabancıların elinde olması, ustalık gerektiren işlerin azınlıkların elinde olması, okuma yazma oranın % 5 de olması, çocuk ölüm oranın %50 de olması, ortalama insan ömrünün 38 yıl olduğu, Anadolu insanın çoğunlukla göçer olması yerleşik tarımı bilmemesi hatta Tosya’da bile Çin’den gelen pirincin satılması işin cabası idi.

Bu olumsuzluklara karşın mücadele eden Atatürk önderliğindeki kurucu kadro, kalıcı çözümün, toplumu hızla şekilde eğiterek, nitelikli üretim yaparken, temel sağlık hizmetlerinden yararlanır duruma getirmekten geçtiğine ve bu konuda çalışma yapılması gerektiğine inanıyordu. Ancak nüfusun % 80 i köylerde yaşıyordu. 40 000 köyün 35 000’in de okul ve öğretmen yoktu. Köyde yaşayanlar ise Sağlıkhizmetinden hemen hemen hiç yararlanamıyordu. Normal koşullarda öğretmen ihtiyacını karşılamak, herkesin eğitime ulaşmasını sağlamak 100 yılı bulabilirdi.

Bu süreci hızlandırmak için önce Köy Eğitmen Kursları arkasından, Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa yaşama geçirildi.

Demiryoluna yakın, farklı coğrafi bölgelerde kurulan 21 tane Köy Enstitüsünden, kapatıldıkları 1954 yılına kadar 1.308 kadın ve 15.943 erkek olmak üzere toplam 17.341 köy öğretmeni ve 8000 civarında sağlık teknisyeni yetişmiştir.

Her öğrencinin en az 25 Dünya klasiği okuyarak, en az 1 müzik aleti çalarak yetiştiği, içlerinden 50 üzerinde yazar, çok sayıda müzisyen ve ressam çıkartan Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmenler, gittikleri köylülerde hem örgün eğitim hem de tarım vb uygulamalı eğitimler verdi.

Köy çocuklarına okuma yazma ve temel bilgileri kazandırırken, köylülere ve öğrencilerine tarımın modern ve bilimsel tekniklerini öğretti hem de marangozluk, demircilik ve inşatçılık gibi meslekleri öğretirken, hayvancılık, meyvecilik ve tarım bilgileri de vererek köylüleri geçmişe göre daha verimli üretim yapar duruma getirmeye başardılar.

Köy Enstitülerinin varlığını sürdürdüğü zaman diliminde 15.000 dönüm elverişsiz tarla ve arazi tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştır. O yıllarda; 750.000 yeni fidan dikilmiş, 1.200 dönüm bağ oluşturulmuştur. Yine Köy Enstitülü öğrenciler tarafından, 21 Köy Enstitüsü, 60 tane işlik, 210 tane öğretmenevi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santralı, 16 su deposu, 3 balıkhane, 100 kilometre yol yapılmıştır. Ayrıca; yüzlerce kilometrelik su kanalları yapılarak, Köy Enstitüsü öğrencilerinin eğitim gördükleri çiftliklere sulama suyu getirilmiştir.

Nüfusun 18 Milyon, öğrenci sayısının 704 bin, okuma yazma oranının %25 olduğu 1940’lı yıllardan, 1955’li yıllara gelindiğinde 24 milyonluk nüfusun 1 milyon 800 bininin öğrenci olduğu ve okuma yazma oranının % 40’lara yükseldiği bir Türkiye’ye ulaşılmasına katkı sağladılar.

 Sonrasında Emperyallerin zorlamaları ve yönlendirmeleri ile etkinlikleri azaltılarak, öğretmen okullarına dönüştürüldü ve kapatıldı.

 Köy Enstitüleri kapatılmasaydı, eğitim seviyemiz ve ülkemizin genel durumunun gıpta  ettiğimiz Finlandiya seviyesinde olurdu diye tahmin ediyorum.

 Dünya uluslarının gıpta ile baktığı Köy Enstitüleri kapatıldığı gibi kurucuları ve emek verenleri, yetişen öğretmenleri; insanlarımızın eğitimsizliğinden beslenenler ve onların destekledikleri siyasiler tarafından günah keçisine dönüştürülmüş ve ağır bedeller ödetilmiştir.

Ülke kalkınması için iyi şeyler yapmalarına rağmen ağır bedeller ödeyen, ülkenin kalkınmasına, aydınlanmasına emek veren, bizim öğretmenlerimizi yetiştirip, bize rehber olan, başta Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç olmak üzere, onların öğrencilerini, Köy Enstitülerinin kuruluşunun 84. yılında saygı ve minnet ile anıyorum.

 

                                    Ramazan ŞENSOY

                                    Emekli Teknik Öğrt.

                                    11/04/2024

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.