https://playdotjs.com/

21 Mayıs 2024 - Salı

Mesleki Teknik Eğitime Bakış

Ülkenin yaşadığı sıkıntılardan çıkışı; tarımda, sanayide, bilimde ve her alanda daha çok üretmekten geçiyor.

Yazar - Ramazan Şensoy
Okuma Süresi: 6 dk.
288 okunma
Ramazan Şensoy

Ramazan Şensoy

-
Google News

 

Nisan ayı sayısındaki yazımızda, 17 Nisan Köy Enstitülerinin kuruluş yılı dönümü nedeni ile Enstitülerinin ülke kalkınmasına etkilerini kapatılmasının olumsuz etkilerini dile getirmeye çalıştım.

Özet olarak tanımlayacak olursak enstitüleri  köy insanına okuma yazma eğitiminin dışında başını kaşıyacak kadar, tarım yapmayı,  duvarcılık, marangozluk, demircilik vb benzeri becerileri kazandırmaya çalıştı kısmen de olsa başarılı oldu.

Bir teknik öğretmen olarak bu yazıda Mesleki teknik eğitime değinmekte yarar olduğunu düşündüm ve düşünlerimi paylaşma karar verdim.

Çoğu kişinin hemfikir olacağı gibi gelişmenin bir diğer yolu da sanayiden ve sanayileşmeden geçiyor.

Türkiye Sanayisi Osmanlının bir döneminde, açılan atölye ve küçük işletmeleri ile Avrupa ile kıyaslandığında iyi durumda idi.

Ancak Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde sanayi hızla kan kaybetmeye başladı. 

Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk’ün destekleri ile hem özel yatırımcı hem de devlet yatırımları ile Türkiye sanayisi tekrar hareketlendi, üretim ve istihdam arttı.

1950 ler de sanayileşmenin hızlanması sonucu köylerden kente göçü teşvik edildi.

1960 yıllarda ise bu göç İstanbul’un taşı toprağı altın söylemleri çok daha hızlandı.  Sonrasında Kocaeli, İzmir, Adana, Bursa, Antep ve Kayseri bir yandan Sanayileşip bir yandan göç aldı.  Sanayinin nitelikli insan kaynağı kısmen ENDÜSTRİ Meslek Liselerin, kısmen açılan meslek kurslarından yetişenler ile karşılandı.

1980 ve 2000 yılları sonrası ülkemizde sanayi gelişerek farklı boyut kazandı. Her ne kadar yeterli sayıda uluslararası markamız yoksa da yine de yarış dışı kalmamaya gayret gösteriyorduk. Sanayileşme yarışına yeterince ayak uydurmamamızın nedeni yeterli sayıda mesleki eğitimden geçmiş Mühendisimiz, Teknikerimiz ve teknisyenimiz yani insan kaynağımız yoktu.

 Bu insan kaynağının teknisyen kısmını  2000 lı yıllara kadar Endüstri Meslek Liseleri ile büyük oranda karşılanıyordu. Endüstri Meslek Liselerinden mezun olan öğrenciler, meslekleri ile ilgili temel becerileri kazanmış olarak gittikleri iş yerlerinde kısa sürede becerilerini pekiştirip etkin görevlere geliyorlardı. Dolayısı ile üretime ve ülke kalkınmasına katkı sağlıyorlar idi.

Günümüzde çeşitli medya araçları ile topluma basılan üretmeden çok kazanma, iyi yaşama herkesin beyaz yaka, plaza çalışanı olma kültürü, alın teri ile çalışıp üretenleri, elleri ya da üstü yağlı, ayağı çamurlu olanları, yüzü amele yanığı olanları hor görmeye başladı.

1990 yıllardaki katsayı uygulamaları, sonraki yıllarda İmam Hatip Liselerinin teşviki, Endüstri Meslek Liselerinin kıymetini düşürdü. Bir zamanlar sınavla ve yüksek puan ile öğrenci alan meslek liseler, zorla öğrenci gönderilen okullar durumuna geldi. Diğer taraftan ucuz iş gücü peşinde koşan küçük işletme sahipleri göçmenlere sarılıp, mesleki eğitim alan çocukları pahalı iş gücü olarak tanımlamaya başladı.

    İş kazaları veya staj yasasını kötü niyetli kullanan işverenler gibi az sayıdaki kötü örneği ölçü alıp, evinde ampul değiştirme becerisi olamayan eli kalem tutanlarda mesleki teknik eğitimi eleştiriyorlar. 

 Maalesef Köy Enstitülerinin başına gelen Mesleki Teknik Eğitim veren okulların başına gelmek üzere. Devlet Mesleki Teknik Eğitime yeterince sahip çıkmadığı gibi düşük maliyetle açılan ancak istihdam olanağı olmayan branşlardaki eğitim ile ya da mezuniyet sonrası istihdam olanağı olmayan Meslek yüksek okulları çocukların umutlarını erteliyor ve sömürüyor.

İş verenler her ay İşkurdan 200 000 işçi talep ediyor ve İŞKUR’un istenilen nitelikteki elemanı gönderemediğinden yakınıyor. Buna karşılı İŞKUR’un iş havuzunda 2 300 000 nin üzerinde iş arayan bekliyor. Sorun yeterince nitelikli eleman yetiştirmemede.

Ülkenin yaşadığı sıkıntılardan çıkışı; tarımda, sanayide, bilimde ve her alanda daha çok üretmekten geçiyor.

Mesleki vasıf kazandıran Endüstri Meslek Liselerini desteklemez, çocukların staj yapmasını kolaylaştırmaz, 700lş-80 li yıllarda olduğu gibi yaz tatilinde çalışıp el becerisini gelişmeye çalışan çocukların yaz çalışmalarına çözüm bulmaz, elleri yağlılara, ayağında tarla çamuru taşıyanlara saygı duymaz, mesleki teknik  karalamaya ve kötülemeye devam edersek, mesleki eğitime yeterince kaynak ayırmaz isek;10 yıl sonra, ne arabamızı tamir ettirecek usta, ne sanayideki robotları kullanacak operatör, ne evimizi boyatacak boyacı ne de evimizdeki priz değiştirecek elektrikçi bulacağız.  Bulduğumuzda bir günlük yevmiyesine yarım asgari ücret ödeyeceğiz.

Bu sorunları yaşamam için üretim becerilerini geliştiren meslek liselerini önceki itibarına kavuşturmak ve desteklemek gerekiyor. İkinci Dünya savaşında yenik çıkan, yıkık dökük Almanya’nın nasıl hızla toparlandığını hatırlamak, Gelişmişlikte 1960 yıllarda Türkiyenin çok gerisinde olan Güney Kore’nin ve Finlandıya’nın eğitim sistemine bakmak gerek.

14 Mayıs 2024

Ramazan ŞENSOY
Elektronik Öğrt .

Beyaz Eşya Eğitim Uzmanı

Elektronik Ders Kitabı Yazarı

#
Yorumlar (2)
Ahmet Koç
23.05.2024 01:01
Türkiye'nin kanayan yarasına parmak bastınız. Her sektörde işçiliğin bu kadar artması bunlardan sebep 10 yılı beklememize gerek kalmadı . Tebrikler Ramazan hocam. kaleminizi yüreğinize sağlık.
Süleyman kartal
21.05.2024 09:41
Tebrikler hoca gerçekten meslek liselerinin köy enstitüleri gibi bilinçli bir şekilde yok edilmesi günümüzde istihdam konusunda çok büyük sıkıntılar yarattı..
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.