Nene Hatun’u rahmetle anıyoruz
Nene Hatun. Allah rahmetler eylesin sana, nurlar içinde yat! Müsterih ol, gösterdiğin yiğitlik insanımıza örnek olmuştur.
Cengiz Baysu
-
İstiklâl Harbi’nden önceki kadın mücahitlerimizden biri de 1877’deki Türk-Rus Harbi’nde gösterdiği kahramanlığıyla şöhretin doruğuna yükselen Erzurumlu Nene Hatun’dur. Erzurum’un Pasinler ilçesi Çeperli köyündendir. Hüseyin Efendi ile Zeliha Hanım’dan 1853-1854 yılları arasında doğmuş, 22 Mayıs 1955’te Erzurum Numûne Hastanesi’nde hayata veda etmiştir.
Nene, onun asıl adı, Kırkgöz ise soyadıdır. Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Çeperli köyü Ruslar tarafından işgal edilince, 22-23 yaşlarında olan Nene Hatun, kocası ve küçük oğlu Nazım’la Erzurum’a göç etmişlerdir. Sonradan iki oğlu daha dünyaya gelmiş, en büyük oğlu Nâzım ile onun küçüğü I. Dünya Savaşı’nda şehit düşmüşlerdir.
Rus işgali
Ruslar, 4 Kasım’da Erzurum’un doğusundaki Muhtar Paşa kuvvetlerine taarruz etmiş, kırktan çok topun sürekli ateşiyle Osmanlı ordusunu önce merkezde, sonra kanatlarda bozguna uğratarak düzensiz halde Erzurum üzerine çekilmeye mecbur etmişlerdir.
Erzurum’a çekilen Osmanlı kuvvetleri iltihak eden takviye kuvvetlerle yeniden düzenlenmiş ve şehri savunmaya hazırlanmışlardır. Nene Hatun ve ailesi Erzurum’a geleli 15 gün kadar olmuş, 8-9 Kasım gecesi Ruslar Aziziye tabyasını zaptetmişlerdir... Müezzin Abdullah Efendi, Ayas Paşa camiinin minaresine gecelikle çıkıp Aziziye tabyasını Rusların ele geçirdiğini duyurmuş, “Eli silah tutan koşsun” diye halka seslenmiştir.
Kocası ona, “sen evde kal, çocuğa bak” demiş ise de o, çocuğunu Allah’a emanet edip kalabalığa karışmıştır. Kendisinin anlattığına göre Mecidiye tabyalarını aşıp düze indiklerinde kulakları sağır eden tüfek ateşleri altında yaralı ve şehitlere bakmadan ileri atılmışlardır. Bazen satırla bazen de taşla önlerine çıkan her Rus’a vurarak tabyalara doğru ilerlemişlerdir.
Üstün gayretler girdikleri bu mücadele sonunda Aziziye tabyasını ele geçirmişlerdir. Bu sırada yaralanmış olan kardeşi Hasan’ın, gözleri önünde şehitlik mertebesine ulaştığını görmüştür.
Kahramanlık
Aziziye tabyasının Rus kuvvetlerinden geri alınması için yapılan çarpışmalardaki kahramanlığı nedeniyle Nene Hatun’a 3’üncü Ordu tarafından Erzurum-Karskapısı’ndaki Eminkurbu Mahallesi’nde bir ev tahsis edilmiştir. Ordumuzun kıymetbilirlik inceliğini yansıtan bu evde Nene Hatun uzun yıllar yaşamıştır.
Tutulduğu zatürre yüzünden 22 Mayıs 1955’te Erzurum Numûne Hastanesi’nde saat 13.00’te hayata gözlerini yummuştur. Bu sırada 100 yaşı civarındadır. Cenazesi, Erzurumlular ve ordu birlikleri tarafından 23 Mayıs’ta kaldırılmıştır. Top arabasıyla Lala Paşa Camii’ne getirilen cenazesi namazı kılındıktan sonra Karskapısı’ndaki evine kadar yaya olarak takip edilmiş, burada arabalara binilerek Aziziye tabyasından naaşı alınarak şehitlikte gömülmüştür.
Bu törende 73 yaşındaki oğlu Yusuf Durak ile torunu da bulunmuştur. Mithat Cemal’in “Nene Hatun’a” başlıklı şiiri o günlerde yazılıp yayımlanmıştır.
Nene Hatun’a
“Bazen ne kadar benzemiyor kendine insan
Erkek acaba kimdir, eğer sen de kadınsan
Ruhun adı olmaz; ne kadınsın ne de kızsın
Bir dane değilsin Nene Hatun, sayısızsın
Evlâdı ölüm dersi alırken anasından
Hep anneler akmış, Meriç’inden Tuna’sından
Yurdunda şehit ülkesi vardır analardan
Kaç bin kişisin, git, onu sor Dumlupınar’dan
Tarihi yapanlar, bağıran fırtınalardır
Bazen de fakat sesleri çıkmaz analardır.”
Bugünkü anaların ilk örneklerindensin sen Nene Hatun. Allah rahmetler eylesin sana, nurlar içinde yat! Müsterih ol, gösterdiğin yiğitlik insanımıza örnek olmuştur. Gönüllerimizde yaşıyorsun.