ZAFER SÜNGÜSÜ
Milli Mücadele kahramanlarına başta Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmak üzere şükran borçluyuz
Cengiz Baysu
-
Türkler 1071’de Malazgirt Meydan Muharebesini kazandıktan kısa bir süre sonra İznik taraflarında Türkçe konuşuluyordu. Meydan savaşlarında devletler batar, yeni devletler doğar. Bir meydan muharebesinin takvimdeki tarihi, yeni bir devletin başlangıcı olabilir.
Yeni Türkiye iki meydan savaşının eseridir. Biri 1921 Ağustos’unda Sakarya Nehri boyunda, ikincisi de 1922 Ağustos’unda Afyon cephesinde verilmiştir. İkisinde de Türk ordularının başkomutanı Mustafa Kemal’dir. Nitekim askerlik tarihinde ikinci kesin çarpışmanın adı “Başkomutan Meydan Muharebesi”dir.
…
… Mustafa Kemal, yanına genelkurmay başkanını alarak Garp Cephesi Karargâhına gitti. Ordu komutanları Yakup Şevki Paşa idi. Ali İhsan Paşa, Cephe Komutanı’na karşı entrikacı davranışlarından ve ordu içinde bölücülük yaptığından geri alınmış, yerine Nurettin Paşa getirilmişti.
Çay’da toplanılmış, Fevzi Çakmak saldırı planını açıklamıştır. İsmet Paşa saldırıya karşıdır. Yakup Şevki Paşa, milletin varını yoğunu zar gibi atmanın tarihçe cinayet sayılacağını söyler. Aralarında aşağıdaki konuşma geçer. Mustafa Kemal,
---Milletin varı yoğu bundan mı ibarettir Paşam?
---Evet!
---O halde kesin sonucu bununla almak zorundayız.
Kolordu Komutanı Kemalettin Sami Paşa, bizim geri teşkilâtının düşmanı 20 km’den fazla kovalayamayacağını söyler. Mustafa Kemal,
---Bizim geri teşkilâtımız düşmanı 20 km’den fazla kovalayamaz mı?
---Hayır Paşam!
---Demek düşmanı 20 km içinde yok etmek zorundayız, der. İkinci Ordu Komutanı Nurettin Paşa ise henüz cepheye yeni geldiğinden bir fikri olmadığı cevabını verir. Fevzi Paşa ise,
---Madem ordunun bana güveni yok, ben çekiliyorum, der ve istifasın ı verir. Mustafa Kemal de genelkurmay başkanı çekildiğine göre kendisinin de komutanlık görevinde kalamayacağını bildirir. Telâşa düşen İsmet Paşa,
---Efendim, bize fikrimizi sordunuz söyledik. Yoksa hepimiz emrinizdeyiz. Ne yolda isterseniz o yolda hareket ederiz, der. Saldırıya karar verilmiştir.
Mustafa Kemal, 23-24 Ağustos gecesini yakın adamlarıyla geçirmişti. Ayrılmadan önce bir hayli yorgundu. Yanındakilere,
---Taarruz haberini alınca hesap ediniz. On beşinci günü İzmir’deyiz, demişti.
24 Ağustos sabahı Ankara’dan cepheye hareket etti. Geceyi Afyon yakınındaki Şuhut kasabasında geçirdi. 25-26 Ağustos gecesi Kocatepe’nin hemen güneyindeki dere içine başkomutanlık karargâhına geldi. Cephede raporları dinleyince sorar;
---Düşmanda bir sezinti var mı?
---Aldığımız raporlara göre henüz yok
---Baskın muvaffak olmuştur, dedi.
İzmir’den dönüşünde karşılayıcılar arasında o gece beraber bulunduklarından bir ikisini görünce,
---Bir gün yanılmışım, dedi, ama kusur bende değil, düşmanda!
…
Uşak’ta esir Başkomutan Trikopis ile General Denis’i karşısına getirdikleri zaman kendisi de bu kadar kolay ve çabuk sonuçlanan zaferin merakı içindeydi. Onları dostça yanlarına aldı ve meslektaşça konuştu. Harekât hakkında sorduğu sorulara Trikopis’in yanıtları şöyle olmuştu:
…O zamana kadar toplarımızı az çok kullanarak geri çekiliyorduk. Fakat sırtımız o yamaca dayatıldıktan sonra kıpırdamamıza imkân kalmamıştı. Ancak ellerimizdeki tüfekleri kullanabiliyorduk. Bir an geldi ki, tüfeklerin bile işleyemediği bir darlığa düşürüldük. Süngüler parlamaya başladı. Arkamız önümüz her yanımız süngü! Yaya olarak ormanın içine düştük. Trikopis sordu:
---Siz bu harbi nereden idare ediyordunuz?
---İşte tam o süngülerin parladığı yerde, askerlerin yanındaydım.
---Harp böyle kazanılır. Yoksa 550 km uzakta durum gözle görülüp hüküm verilmeksizin bir harita üzerinde pergelle ölçülerek yattan idare edilmez, dedi Trikopis…
Sonuç belliydi. Kurtuluş mücadelesi bitmiş, Türk milleti canını dişine takmış ve başarmıştı. Başkomutan Meydan Muharebesinin başarısı Mustafa Kemal’e, Zafer ise Türk milletine aitti. Bu zaferin ardından kuruluş ve kalkınma mücadelesi başlayacaktı.
Milli Mücadele kahramanlarına başta Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmak üzere şükran borçluyuz. Nurlar içinde yatsınlar, rahmetler olsun hepsine!